1. Haberler
  2. Dünya
  3. AKP Filistin’in Geleceği Konferansı’nda Erdoğan’dan İsrail’e Sert Eleştiriler

AKP Filistin’in Geleceği Konferansı’nda Erdoğan’dan İsrail’e Sert Eleştiriler

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

AKP Filistin’in Geleceği Konferansı

AKP Filistin’in Geleceği Konferansı, AKP Kongre Merkezi’nde düzenlendi. Konferansta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsrail’in Türkiye’ye yönelik olası saldırılarına dikkat çekti. 1 Ekim’deki Meclis açılışında “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer bizim vatan topraklarımız olacaktır” diyen Erdoğan, bu sefer “Giderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail durdurulmadığı takdirde bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz. Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu kimi şahsiyetler varsa da, biz riski görüyor ve her türlü tedbiri alıyoruz” şeklinde ifadelerde bulundu.

Erdoğan’ın konuşmasının detayları şöyle:

Öncelikle her birinize davetimize icabet ederek Filistin halkıyla ve Gazzeli mazlumlarla sergilediğiniz güçlü dayanışma dolayısıyla şükranlarımı sunuyorum. Bugün kalbi Kudüs için atan, Filistin davasına omuz veren ve Kudüs’ün ilk kıblemiz olduğunu, kırmızı çizgimiz olduğunu belirten, Gazzeli ve Filistinli kardeşlerimiz için duruşunu, tavrını, cesaretle ortaya koyan, dünyanın dört bir yanındaki vicdan sahibi tüm kardeşlerimi bir kez daha saygıyla selamlıyorum. Bu vesileyle geçtiğimiz yıl 7 Ekim’den bu yana İsrail’in acımasızca katlettiği Filistinli ve Lübnanlı kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Filistin’in seçilmiş son başbakanı, aziz kardeşim, çok değerli dostum İsmail Haniye ile birlikte Siyonist hükümetin kalleşçe şehit ettiği tüm siyasi aktörleri bugün bir kez daha rahmetle yad ediyorum.

İşgalcilerin postallarıyla kirlettikleri vatan topraklarının üstünde onursuzca yaşamaktansa toprağın altında şerefli yatarım diyen yiğitlik timsali tüm kahramanları, Filistin’in civanmert evlatlarını ve asil gençlerini tekrar tazimle anıyor, Mevla’dan kendilerine rahmet niyaz ediyorum. Filistin’in ve Lübnan’ın tüm şehitlerini cennetiyle, cemaliyle müşerref eylesin diyorum. Filistin meselesinin konuşulmasını, özellikle içinden geçtiğimiz bu kritik dönemde tüm yönleriyle ele alınmasını çok önemli buluyoruz. Siyasetçileri, akademisyenleri ve Filistin davasına gönül veren aktivistleri bir araya getiren konferansımız inşallah 3 önemli başlık altında meselenin enine boyuna tartışılmasını sağlayacaktır. Fikirleriyle, önerileri ve değerlendirmeleriyle konferansa katkı verecek tüm katılımcılara şimdiden teşekkür ediyorum.

“İfade ve Basın Hürriyeti Gibi Değerlerin Tamamı Bir Çırpıda Rafa Kaldırıldı”

Geçen yıl 7 Ekim’de İsrail’in Gazze’ye yönelik başlattığı saldırılar, Filistin meselesini tekrar insanlığın gündemine taşıdı. Gazze’de çoğu çocuk ve kadın yaklaşık 50 bin masumun hayatına mal olan ve halen devam eden katliamlar, Filistin halkına yönelik zulmü bir kez daha tüm dünyanın dikkatine getirdi. Gazze’den sonra şimdi de Lübnan’a uzanan İsrail’in soykırım politikası, insanlığın Siyonizm’in gerçek yüzüyle tanışmasına da vesile oldu. Bu süreçte Siyonist lobisinin küresel güçleri ve sistemi nasıl kontrol ettiğini, ekonomiyi, ticareti, medyayı, sinema sektörünü, sanatın her dalını, akademiyi, üniversiteleri hatta bazı ülkelerde devleti, askeri ve sivil bürokrasiyi nasıl baskı altında tuttuğunu hepimiz yakından gördük.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi dahil uluslararası örgütlerin, İsrail’in şımarıklıkları karşısında nasıl büyük bir acize düştüklerini yine hep beraber yüzümüz kızararak takip ettik. İnsan hakları örgütlerinin, küresel ölçekte yayın yapan meşhur medya organlarının, söz konusu Filistin olunca, Gazzeli, Batı Şerialı, Lübnanlı mazlumlar olunca, mesele Gazze’de vahşice öldürülen masum çocukların hakları olunca, keskin nişancı kurşunuyla katledilen henüz 1-2 yaşındaki bebekler olunca, nasıl derin bir sessizliğe büründüklerine, nasıl üç maymunu oynadıklarına yine sizlerle birlikte şahitlik ettik. Batı’nın yıllardır savunduğu özgürlük, demokrasi, hukuk, ifade ve basın hürriyeti gibi değerlerin tamamı bir çırpıda rafa kaldırıldı. Daha bunun gibi, insanı insanlığından utandıran nice sahne gözlerimizin önünde yaşandı. Canlı yayında gazeteciler kurşunlandı, hastaneler, camiler, okullar, kiliseler vuruldu. Yardım kuyruğundaki sivillerin üzerine bombalar yağdırıldı. Siyasetçiler, doktorlar, insani yardım görevlileri hunharca katledildi. 360 kilometrekarelik daracık bir alana sıkıştırdıkları 2 milyon insana her türlü zulmü reva gördüler. Açlık, susuzluk, gıdasızlık, ilaçsızlık, doktorsuzluk, hastanesizlik gibi koşullar altında, canlarını alamadıkları insanları bombalarla öldürdüler.

“Buna Devlet Dersen Yanlış Olur”

Tüm bunları ve çok daha fazlasını 7 Ekim’den bu yana hepimiz içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz. Burada şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Her ne kadar dünya İsrail vahşetine 7 Ekim’den sonra gözlerini açmış olsa da, Filistin halkı bu zulmü 10 yıllardır yaşıyor. İsrail’in işgal, yıkım ve infaz politikası tam 76 yıldır aralıksız devam ediyor. Esasında Filistin’de kan, gözyaşı ve zulüm hiçbir zaman dinmedi. Bakınız, İsrail devleti 1948 yılında kuruldu. Buna devlet dersen yanlış olur. İlk adımı böyle atıldı. Filistin halkının gözünde 14 Mayıs 1948 büyük bir felaket demekti. İsrail güçleri Nekbe sırasında yaklaşık 1 milyon Filistinliyi sürgün etti, Filistinlilere ait 675 köyü ve kasabayı yok etti. Binlerce Filistinliyi öldürdü. Kan ve işgal üzerinde kurulan İsrail, Nekbe’den itibaren Şaron katliamı, Şabra ve Şatilla katliamı, Kudüs ve Cenin katliamlarıyla kan dökmeye devam etti.

Burada İsrail’in işgal siyasetinin anlaşılması açısından bazı rakamları kısaca sizlerle paylaşmak istiyorum. Nekbe’den bu yana işgalini sürekli genişleten İsrail, şu anda 27 bin kilometrekarelik Filistin topraklarının yüzde 85’ine el koymuş durumdadır. Yani işgal etmiş durumdadır. Yine bu tarihten itibaren İsrail, Filistinlileri öz yurtlarında mülteci konumuna getirmiş, milyonlarca Filistinliyi evinden, yurdundan göçe zorlamıştır. Sadece Nekbe’de sürgün edilen Filistinli sayısı 1 milyona yaklaşıyor. Bugün, önemli bir kısmı Ürdün’de olmak üzere, dünya genelinde evlerine dönmeyi hasretle bekleyen, hatta zorla çıkarıldıkları evlerinin anahtarını saklayan 6 milyonu aşkın Filistinli mülteci bulunmaktadır.

“Apartheid Uygulaması Yapıldı”

Dini fanatizmle hareket eden illegal yerleşimcilerin sayısı ve gasp ettikleri Filistin toprağı her yıl katlanarak büyüyor. 2002 yılında inşasına başladığı ayrım duvarıyla İsrail, Filistin topraklarındaki, Filistin toprağı olan Kudüs dahil birçok bölgeye artık gidemiyor. 7 Ekim soykırımından önce Gazze zaten 17 yıl boyunca abluka altındaydı. 2 milyonu aşkın Gazzeli, 17 yıl süresince açık hava hapishanesinde yaşamaya mahkum edildi. Aslında İsrail’in ırkçı, faşizan politikalarının mağduru sadece Filistin halkı değil, farklı kökenden, özellikle de Afrika kökenli Museviler de Apartheid uygulamalarıyla karşılaşmaktaydı.

“Yaklaşan Tehlikeyi Göremeyen İdrak Yoksunu Kimi Şahsiyetler”

Şu hususa da dikkatlerinizi çekmek isterim: Bugün Birleşmiş Milletler üyesi olup da resmi sınırları halen netleşmemiş tek devlet, adı devlet İsrail’dir. Bu gerçeği 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 1947 yılından bu yana İsrail’in değişen haritasını göstererek, “İsrail’in sınırları neresidir?” diye tüm dünyaya sormuştum. Aradan geçen zaman zarfında bu sorunun cevabını veren çıkmadı. İsrailli yöneticiler, bırakın cevap vermeyi, Gazze soykırımı ile birlikte yeni haritalar paylaşmayı sürdürdüler. Fakat biz bu haritaları göstermeye devam edeceğiz. Bununla kalmayıp, Gazze’yi işgalle yetinmeyeceklerini Lübnan’a saldırarak ne yaptılar, gösterdiler. Netanyahu’nun kabine üyeleri asıl gayelerinin ne olduğunu, gözlerini nerelere diktiklerini, işgal politikalarını nereye kadar uzatmak istediklerini yaptıkları her yeni açıklamayla deşifre ediyorlar. Giderek şımaran, giderek azgınlaşan İsrail durdurulmadığı takdirde bu yayılmacılığın nereye uzanacağını tahmin edebiliyoruz. Ülkemize yaklaşan tehlikeyi göremeyen idrak yoksunu, kimi şahsiyetler varsa da, biz riski görüyor ve her türlü tedbiri alıyoruz.

“BM Her Gün İtibar Kaybediyor”

Gazzeli bir çocuğun yürek parçalayan şu feryadı, yaşanan barbarlığı çok net anlatıyor: “Susuzluktan, açlıktan ve sürekli yer değiştirmekten başka hiçbir şey yaşamadım. Çocukluğumu da yaşayamadım. Yorulduk, bıktık. Artık ölüp dinlenmek istiyorum.” Hepimize ibret olacak bu sözler, evlerinden, topraklarından sürülen milyonlarca masum Filistinlinin acı hikayesinin özetidir. İsrail’in vahşi saldırıları sonucunda Gazze, benzerlerine sadece 2. Dünya Savaşı sırasında tanık olduğumuz devasa bir toplama kampına dönüşmüştür. İsrail’in yıldırma politikasıyla sürekli kuzeyden güneye, güneyden kuzeye sürükledikleri Gazzeliler çok büyük bir insani trajedi yaşıyor. Yaklaşan kış mevsimiyle birlikte, bu trajedinin derinleşeceği açıktır. Gazze’ye kış mevsiminden önce daha fazla insani yardım ulaştırılması noktasında uluslararası toplumun ve İslam dünyasının daha fazla gayret sarf etmesi gerekiyor. Yine bu süreçte Filistinli mültecileri ayakta tutan yardım ajansı UNRWA’ya desteğin artırılması fevkalade önemlidir.

Lübnan geçici görev gücüne saldırısıyla İsrail, başta Güvenlik Konseyi olmak üzere Birleşmiş Milletler’e alenen meydan okumuştur. Bu hayırdışlıklara şimdiye kadar daimi üyelerden net bir tepki gelmemesi, en az saldırılar kadar vahim bir durumdur. Soruyorum: Kendi personelinin hakkını korumayan bir Birleşmiş Milletler, başkalarının hakkını nasıl savunacak? Kafasında “UN” yazılı mavi baskı olan askere uzanan elleri kıramayan Birleşmiş Milletler, Gazzeli’lere, Lübnanlılara uzanan kirli elleri nasıl engelleyecektir? Her gün itibar kaybeden Birleşmiş Milletleri içine düştüğü bu utanç girdabından kim çekip alacak? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, bölgemizin kan deryasına dönüşmesini, Gazze’de sivillerin diri diri yakılmasını daha ne kadar seyredecek? İslam dünyası bu barbarlığın önüne geçmek için ne zaman adım atacak?

“Aldırma da Geç Diyorlar”

Son Birleşmiş Milletler hitabımda gündeme getirdiğim Genel Kurul’un 1950 tarihli barış için birlik kararında olduğu gibi, kuvvet kullanma tavsiyesinde bulunma yetkisi bu süreçte mutlaka değerlendirilmelidir. Tekrar soruyorum: İsrail yönetimi, Gazze ve Lübnan’da uyguladığı vahşetle sadece on binlerce masumu değil, dünyanın son bir asırda inşa ettiği tüm yapıları, kuralları ve değerleri de katletmektedir. Gazze ve Lübnan’da ölen sadece çocuklar, sadece kadınlar, yaşlılar ve siviller değil, insanlığın vicdanıdır. Binlerce yıllık ortak birikimidir. Türkiye olarak, ilk günden itibaren bu soykırım karşısında itirazlarını ve ikazlarını en yüksek seviyede dile getiren ülkeyiz. Bakınız, biz Filistin sevindiğinde sevinen, üzüldüğünde üzülen, Filistin halkının derdini kendi derdi olarak gören bir milletiz. Tarih boyunca ne zaman Filistin’de bir kan, bir gözyaşı dökülse, acısı bizim de yüreğimizi dağlamıştır. Kimseyi ayırmadan zalimlerin karşısında, mazlumların yanında güçlü bir duruş sergiledik. Zulme sessiz kalanlardan olmadık. Adam aldırma da geç diyenlerden asla ve asla olmadık. Tüm imkanlarımızla Filistinli kardeşlerimizin yanında olduk. Tarihimizden, inancımızdan, insanlığımızdan kaynaklanan görevlerimizi layıkıyla yerine getirmeye çalıştık. Filistinli kardeşlerimize yönelik insani yardım faaliyetlerimizi aralıksız sürdürüyoruz. Gazze’de yaşanan katliama en güçlü tepkiyi gösteren, bununla yetinmeyip, İsrail’e karşı somut tedbirler alan tek devletiz. Önce 54 kalemde, ardından da bütün kalemlerde İsrail’le ticari ilişkileri durdurduk. Yaklaşık 9.5 milyar dolarlık ticaret hacminden sarfı nazar ettik. Mısır makamlarının da destekleriyle Gazzeli kardeşlerimize gönderdiğimiz insani yardımların toplam miktarı 84 bin tonu aştı. Bu yardım miktarıyla Türkiye, Gazze’ye en fazla yardım ulaştıran ülke konumundadır. Soykırımcı canilerin uluslararası hukuka hesap vermesi için elimizden geleni yapıyoruz ve yapacağız. Milletimiz boykot ve protesto gösterileriyle katliama tepkisini ortaya koyuyor.

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
AKP Filistin’in Geleceği Konferansı’nda Erdoğan’dan İsrail’e Sert Eleştiriler

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Giriş Yap

Haber Ülke ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!