Filistinli Gazeteci Leyla Hamed’in Açıklamaları
Filistinli gazeteci Leyla Hamed, ülkesindeki sporcuların savaş koşullarında yaşadığı zorlukları ve Batı kontrolündeki spor yönetim kurumlarının uygulanan katliama karşı gösterdiği tutumu BirGün Gazetesi’ne aktardı. Hamed, İsrail’in Filistin halkına yönelik sürdürdüğü soykırıma dikkat çekerken, birçok Filistinli atletin bu saldırılarda hayatını kaybettiğini belirtti. Durumun hem sivil halk hem de sporcular için giderek kötüleştiğini vurguladı. Hamed, “Filistin Futbol Federasyonu (PFA) tarafından yayımlanan son açıklamaya göre, İsrail saldırıları sonucunda 418 sporcu yaşamını yitirdi. Bu sayı arasında antrenörler ve yöneticiler de bulunmakta. Ancak ben bu sayının daha fazla olduğunu düşünüyorum çünkü ağır bombardımanlar devam ediyor. Öldürülen sporcuların 84’ü Gazze Gençlik Akademesi’nde forma giyen çocuklar. Yaralı sayısını ise tahmin etmek neredeyse imkânsız.” dedi.
İkiyüzlülük ve Tutarsızlık
FIFA ve UEFA’nın, İsrail Ulusal Takımı ve kulüplerine karşı herhangi bir yaptırım uygulamamasını büyük bir skandal olarak nitelendiren Hamed, sözlerine şu şekilde devam etti: “Burada açık bir çifte standart ve ikiyüzlülük var. Bu iki kurum, İsrail’in Filistinli sporculara karşı işlediği savaş suçlarına karşı hiçbir yaptırım uygulamadı ve uygulamamakta ısrar ediyor. Örneğin, FIFA’nın Rusya’yı Ukrayna’yı işgali sonrası organizasyonlardan men etmesi yalnızca dört gün sürdü. UEFA da benzer bir hızla Rus kulüplerini turnuva dışı bıraktı ve bu ambargo hâlâ devam ediyor. Filistin Futbol Federasyonu, Mayıs ayında düzenlenen FIFA Kongresi’nde bu konuyu gündeme getirdi ve İsrail’in Filistinli sporculara karşı işlediği suçlara karşı cezalandırılmasını talep etti. Ancak FIFA, Filistinli yetkililerden öldürülen sporculara, bombalanan kamplara ve tesislerin listesine dair belgeler talep etti. Ukrayna’dan böyle bir talepte bulunmadılar. İsrail’in işlediği bariz savaş suçlarına karşı birçok belge sunulmasına rağmen hiçbir yaptırım uygulanmadı. Hatta, 20 Haziran’da İsrail’in üyeliğinin askıya alınması için düzenlenmesi beklenen kongre de Olimpiyat Oyunları’nı bahane ederek iptal edildi.”
Mobbing
İsrail’in Paris 2024 Olimpiyat Oyunları’nda bayrağıyla temsil edilmesini kabul edilemez olarak niteleyen Hamed, IOC’nin olimpik ruhu öldürdüğünü ifade etti. Hamed, “İsrail’in olimpiyatlarda bayrağıyla temsil edilmesi utanç verici bir durum. İsrail’i temsil eden sporculardan bazıları orduda görev yapıyor. Çoğu, Gazze’de uygulanan insanlık dışı tutumun bir parçası ve bazıları savaş suçlusu. IOC, İsrail için kendi değerlerinden ve ahlaki duruşundan büyük bir taviz vermiştir. Filistin Olimpiyat Komitesi Başkanı Jibril Rajoub, işgal yetkilileri tarafından Ürdün ile Karameh sınır kapısında yaklaşık iki saat durduruldu. Fransa’dan dönerken pasaportuna el konuldu ve Ofer Kampı’na ‘sorgulama’ için geri dönmesi emredildi; ancak bu emre uymayacağını ifade etti. Rajoub, daha önce İsrail hükümetinin bazı üyelerinden, İsrail’in Olimpiyatlar ve futboldan men edilmesi yönündeki çabaları nedeniyle hapis tehdidiyle karşı karşıya kalmıştı. Bu durum, Rajoub’un temel haklarının, özellikle de PFA Başkanı olarak görevini yerine getirme özgürlüğünün ihlali anlamına geliyor. Uluslararası kuruluşlar ve hükümetler, siyasi koşullar ne olursa olsun bireylerin temel haklarını korumalı, fakat FIFA, UEFA ve IOC bu konuyla ilgili hiçbir açıklamada bulunmadı.” dedi.
Son olarak, Filistin için sporun büyük bir güç olduğunu vurgulayan Hamed, özellikle gençler için spor yapma hakkının elinden alınmaması gerektiğini belirtti. Hamed, “Filistin halkı için spor, özellikle futbol, kültürel direnişin çok önemli bir parçası. Spor, İsrail işgalinden ve savaştan kaçış noktasıdır. Özellikle gençler ve çocuklar futbol oynayarak içinde bulundukları gerçeklikten kaçma fırsatı buluyor ve bu durum, onların en azından bir nebze normal hissetmeleri için bir fırsat oluşturuyor. Sporcular içinse olimpiyat veya uluslararası futbol karşılaşmaları gibi etkinliklerde yarışmak, bundan çok daha fazlasını ifade ediyor. Bir sporcudan daha fazlası haline geliyorlar ve Filistin’in direniş sembolleri olarak tüm dünyaya bir mesaj veriyorlar: Vatanımızda özgür olma zamanı.” şeklinde değerlendirmelerde bulundu.
