Gazzeli Gazeteciler Anlatıyor: İşgal Altında Yaşam ve Direniş
Fatih’te bulunan Neslişah Sultan Kültür Merkezi’nde, Filistinli Gazeteciler Dayanışması Platformu tarafından düzenlenen ‘Gazzeli Gazeteciler Anlatıyor: İşgal Altında Yaşam ve Direniş’ konulu panelde, Gazzeli gazeteciler İsrail’in saldırılarını, gazetecilerin yaşadığı zorlukları ve işgalin ardındaki sebepleri derinlemesine ele aldı.
Panelde konuşan Filistinli Gazeteci Mumduh Borno, “İsrail’in zaten Gazze’ye yönelik bir planı vardı. Bu planlar çerçevesinde, 2 milyonluk nüfusu nasıl etkisiz hale getirebileceklerini detaylı bir şekilde incelemekteydiler. Ayrıca, Gazze’nin kuzeyini yeniden işgal etmeyi ve bu işgalle birlikte oradaki gaz yataklarına ulaşmayı hedefliyorlardı. Bu, Filistinlilere ait olan doğal kaynakları kontrol edebilme arzusunun bir yansımasıdır.” dedi.
Panelde, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden Filistinli gazetecilerin fotoğrafları kültür merkezinin girişinde sergilendi. Gazeteciler, yaşadıkları acıları ve direnişlerini dinleyicilerle paylaştı. Memduh Borno, “Hayat Gazze’de bir şekilde devam ediyor. Biz, İsrail’in bu saldırılarına karşı direnmek zorundayız. Bu direniş, hem bizim hem de tüm insanlığın bir sorumluluğudur. Gazze, yeryüzünde tam anlamıyla işgal altında olan tek yer olarak karşımıza çıkmaktadır. Son savaşın başladığı gün, sabah namazına kalktığımda roket seslerini duydum. İlk başta bir eğitim tatbikatı olduğunu düşündüm, ancak bu durum yaklaşık bir saatten fazla sürdü.” şeklinde konuştu.
Borno, devamında, “Radyoyu açtım ve İbranice bilmem sayesinde, İsrail tarafından neler söylendiğini öğrenmek istedim. Radyoda, çok sayıda gerillanın sınırı geçip kendilerine ateş açtıklarından bahsediliyordu. Bu, benim için ve ailem için bir kabustu. İsrail’in Gazze’ye müdahalesi, aslında 7 Ekim ile sınırlı değil. Daha önceden hazırlanmış bir planın parçası olarak bu saldırılar gerçekleşti.” ifadelerini kullandı.
‘AİLEM İLE GÖRÜŞTÜĞÜMDE KARDEŞİMİN ŞEHİT OLDUĞUNU ÖĞRENDİM’
Panelin diğer bir konuşmacısı olan Filistinli gazeteci Riwa Aladini, “Annem, babam ve kardeşlerim hala Gazze’de yaşıyorlar. Bazen onlarla iletişim kurabiliyoruz, ancak çoğu zaman hiçbir şekilde haberleşemiyoruz. Türkiye’ye geldikten sonraki ilk on gün boyunca ailemle hiç iletişim kuramadım. Buraya vardıktan sonra, ailemle görüştüğümde kardeşimin şehit olduğunu öğrendim. Zamanı tam olarak bilmesem de, buraya geldikten sonra bu acı haberi aldım.” şeklinde duygularını ifade etti.
Aladini, sözlerine şöyle devam etti: “Ailem sık sık yerlerini değiştiriyor; bazen El Bahtalar, bazen de Han Yunus’talar. Bazen çevrimiçi görüntülü görüşme imkânımız oluyor ve bu sayede onlarla konuşabiliyorum. Ancak her an yaşadıkları belirsizlik, benim için dayanılmaz bir acı.” dedi.