1. Haberler
  2. Dünya
  3. BRICS Zirvesi ve Türkiye’nin Üyelik Süreci: Kazan Bildirgesi’nin Önemi

BRICS Zirvesi ve Türkiye’nin Üyelik Süreci: Kazan Bildirgesi’nin Önemi

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

BRICS Zirvesi ve Türkiye’nin Üyelik Süreci

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya’ya bağlı Tataristan Cumhuriyeti’nin başkenti Kazan’da düzenlenen BRICS Zirvesi’ne katıldı. Türkiye’nin bu uluslararası platformda tam üyelik başvurusu devam ederken, ekonomist Korkut Boratav, soL Haber’de “BRICS 2024 Liderler Toplantısı” başlıklı yazısında bu durumu detaylı bir şekilde değerlendirdi. Boratav, Türkiye’nin 2025 yılında BRICS üyeliğinin kesinleşeceğini öngörüyor. Yazısında, “Toplantının Sonuç Bildirgesi’ne göz attığımda, giriş kısmında ‘BRICS’in kurumsal inşasının tamamlanacağı’ ve Kazan Toplantısı’nda ‘BRICS’e Ortak Ülkeler kategorisinin tanımlandığı’ açıklanıyor. Bu tanımın tam içeriğine ulaşamadım; ancak bu durumun tam üyeliğe geçişin ön aşaması olduğu anlaşılıyor. Eğer Arjantin gibi sonradan vazgeçmezsek ve diğer üyelerden veto gelmezse, Brezilya’nın ev sahipliğinde yapılacak 2025 Zirve Toplantısı’nda Türkiye’nin BRICS üyeliği kesinleşecektir. ‘Hayırlısı…’ diyelim” ifadelerini kullandı.

BRICS’in Küresel Güney İçindeki Rolü

Boratav, “Adil Küresel Kalkınma ve Güvenlik için Çok-taraflılığı Güçlendirmek” başlıklı Kazan Bildirgesi’ne dikkat çekiyor ve yazısında şu noktalara değiniyor: “Çok-taraflılık terimi, bildirgede ve diğer belgelerde zaman zaman çok-kutupluluk kavramı ile yer değiştiriyor. Kutuplaşma içeren kavramlar tarafsız değildir ve özünde, merkez/çevre ve hegemonya/bağımlılık karşıtlığını yansıtan kutuplaşmış kapitalist dünya sistemi kastedilmektedir. Çok-taraflılık nereye oturuyor? Coğrafya (ASEAN, Latin Amerika) ve dil-kültür ortaklıkları (Arap Birliği, İslâm İşbirliği Teşkilatı, Türkî halklar) gibi, yatay bir örgütlenme… Çok-kutupluluk, bir adım ileri gidiyor. Hem hegemonik gücün varlığı, hem de karşı cephedeki ‘dağınıklık’ ima edilmektedir. BRICS, bu gerçekçi betimlemeyi değiştirmeyi ve fiilen iki-kutuplu olan, Kuzey/Güney’li bir dünyanın bağımlı (‘Güney’) örgütü olmayı mı tasarlamaktadır?”

Kazan Bildirgesi’nin terminolojisine bu tasarımın izleri yansıyor: Bildirge, Paragraf 4’te açıklıyor ki, Zirve Toplantısı arifesinde ‘Afrika, Asya, Avrupa, Latin Amerika ve Orta Doğu’daki yükselen, gelişmekte olan ülkelerin katılımıyla ‘BRICS ve Küresel Güney: Birlikte Daha İyi Bir Dünyanın İnşası’ başlığı altında ek bir toplantı da düzenlenmiştir.’ Kimler davetli? ‘Çok taraflı bir dünya’ ütopyasını temsil eden BM’nin gevşek, renksiz terminolojisini yansıtan ‘yükselen, gelişmekte olan ülkeler’ (EMDC) mi? Hegemonya/Bağımlılık; Merkez/Çevre; Kuzey/Güney karşıtlığını içeren Küresel Güney mi? Bu ikili terminoloji, Bildirge’nin aynı cümlesinde yer alıyor. Davetlilere ‘kendi konumunuzu belirlemek size düşer; gerekirse tartışırız’ denmektedir.”

Kazan Bildirgesi’nin Öncelikleri

Kazan Bildirgesi, toplamda 134 numaralı paragraf içeriyor. Giriş ve Sonuç kesimlerinin dışında dört başlığa ayrılmış. İlk başlık, ‘Daha adil ve demokratik bir dünya düzeni için çok-taraflılığı güçlendirmek’ olarak belirlenmiş. Bu bölüm, dünyaya ilişkin eleştirel tespitler ile başlıyor: ‘Dünya ekonomisini ve uluslararası ticareti etkileyen, yasa dışı yaptırımları da içeren, tek yönlü, baskıcı önlemler, uluslararası hukuka aykırıdır. Hedeflenen ülkelerde insan hakları, bu arada kalkınma hakkı zedelenmektedir. Nüfusun yoksul, kırılgan kesimleri özellikle etkilenmektedir. Bunlara bu nedenle son verilmelidir.'”

Bu ifadeler, hegemonik blokun önceliklerinden kaynaklanan keyfi ekonomik önlemleri ve yaptırımları kastetmektedir. Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kuralları ile düzenlenen serbest ticaret ilkelerini ihlal eden, ambargolara yaklaşan yöntemler söz konusudur. Merkez bankalarının rezervlerinin, hedeflenen ülkelerin şirketlerinin dış varlıklarının yağmalanması, Küresel Güney’de ekonomik yıkımlara yol açmıştır. Tek-kutuplu hegemonyanın ‘daha yumuşak’ yöntemlerine de değiniliyor: ‘Kalkınma yardımlarının, açıkça ve örtülü olarak siyasi koşullara bağlanması Birleşmiş Milletler (BM) Ana Sözleşmesi’ndeki ilkelere aykırıdır. Bunlar uygulanırken ulusal koşullardaki farklılıklar dikkate alınmalıdır.'”

Neoliberalizme Karşı Radikal Bir Meydan Okuma

Boratav, BRICS Zirvesi’ndeki çeşitliliği göz önünde bulundurarak, sözü edilen dış finansman kaynaklarını kullanan bazı ülkelerin, BM, Dünya Bankası ve IMF ile süregelen programlarının olduğunu belirtiyor. Neoliberal saplantılarla polemik açmanın gereksiz görüldüğünü ifade ediyor. Bildirge, uluslararası hukuk ihlallerine karşı temel savunma araçlarını BM Ana Sözleşmesi’nde ve kurallarında aramaktadır. Ayrıca, BM kurumlarında, IMF ve DB’de temsiliyetin Güney bloku lehine genişletilmesini de önermektedir. Bu yaklaşım, BM kurallarını çiğneyen Batı diplomasisine karşı bir haklı tepki oluşturmaktadır.”

“Doların dışlanması” arayışında temkinli adımlar atılmaktadır. Doların bir dünya parası olması, giderek bir ekonomik savaş yöntemi olarak kullanılmaya başlanmış ve ‘dolar emperyalizmi’, ABD hegemonyasının etkili bir aracı olmuştur. Mağdurların ön saflarında yer alan Çin ve Rusya, doların dışlanması seçeneklerini araştırmaya başlamıştır. 2022’den bu yana ‘bir yeni para mı?’ sorusu BRICS gündemine girmiştir. Kazan Zirvesi’nde bu seçeneğin tartışıldığı Sonuç Bildirgesi’nden anlaşılmaktadır.”

Bildirge, üye ülkeler arasındaki ekonomik işlemlerin, dolar yerine ulusal paralarla yapılmasının yeğleneceğini vurgulamaktadır. Zirve Toplantısı arifesinde Putin de, bir BRICS parası inşasının acil gündem olmadığını açıklamıştır. Jacques Sapir, BRICS’in bankası NDB’nin üç yeni yapılanma oluşturacağını belirtmektedir: BRICS-kliring sistemi birincisidir. Bu birim, 22 ülke (üyeler ve yeni ortaklar) arasında ulusal paralarla yapılan tüm işlemlerin takas hesabını, temizlenme işlemlerini üstlenecektir. İkinci olarak, ulusal paraların kullanılacağı muhasebe, takas ve temizlenme aşamalarında dolara son verilecektir. Bu amaçla ‘stable coin’ adlı yeni bir para birimi oluşturulacaktır. Üçüncü olarak, dış ticarette sigortacılığı Batı şirketlerinin dışına taşımak hedeflenmektedir.”

BRICS ülkelerinin 13 yeni ortak ülkenin katılımıyla, başta ticaret olmak üzere tüm uluslararası işlemlerde dünya çapında ağırlığını artıracağı öngörülmektedir. Pasif adaylığın ötesine geçen “ortak ülke” konumunu Türkiye özümseyebilecek mi? Bu sorunun cevabını izleyeceğiz.”

Kazan Bildirgesi Nedir?

BRICS ülkeleri, Rusya Federasyonu’na bağlı Tataristan’ın başkenti Kazan’da düzenlenen BRICS Liderler Zirvesi’nin ardından “Kazan Bildirgesi”ni kabul etti. 23 Ekim’de yayımlanan bildirgede; BRICS ülkelerinin siyaset, güvenlik, ekonomi, finans, kültürel ve beşeri alanlarda işbirliğini geliştirmeye devam edeceği belirtilirken, uluslararası düzenin daha adil hale getirilmesi konusunda stratejik ortaklığın güçlendirileceği kaydedildi. İkincil yaptırımlar da dahil, tek taraflı ekonomik yaptırımların uluslararası hukuka aykırı olduğu vurgulanırken, toplumlar üzerinde olumsuz etkiler yaratan ekonomideki söz konusu kısıtlamaların kaldırılması çağrısında bulunuldu.”

Bildirgede, işgal altındaki Filistin topraklarında kötüleşen durum ve insani krizin tırmanmakta olduğu vurgulanarak, İsrail’in askeri operasyonları sonucunda Gazze Şeridi ve Batı Şeria’da şiddetin benzeri görülmemiş şekilde arttığına işaret edildi. BRICS ülkeleri, İsrail’in saldırılarının kitlesel sivil ölümler ve yaralanmalar, sivil altyapının yaygın şekilde tahrip edilmesiyle sonuçlanması konusunda derin endişe duyduğunu belirtti ve “İnsani yardım operasyonlarına, altyapı tesislerine, personele ve insani yardım dağıtım noktalarına yönelik İsrail’in saldırılarını kınıyoruz.” ifadesine yer verildi.”

Ayrıca, “Gazze Şeridi’nde kapsamlı ve kalıcı bir ateşkesin derhal başlatılması, her iki taraftan yasa dışı olarak tutulan tüm rehinelerin ve tutukluların ön koşulsuz olarak derhal serbest bırakılması ve Gazze Şeridi’ne engelsiz, sürekli ve büyük ölçekli insani yardım ulaştırılması ve her türlü saldırgan eylemin durdurulması gerektiğini vurguluyoruz.” denildi. Gazze Şeridi’ndeki çatışmaların tırmanmasının, bölgesel ve küresel düzeylerde son derece zararlı sonuçlara yol açabileceği uyarısında bulunuldu.”

BRICS ülkeleri, Güney Lübnan’daki durumla ilgili endişe duyduklarını belirterek, “İsrail’in Lübnan’daki yerleşim alanlarına yönelik saldırıları sonucu sivillerin ölümlerini ve sivil altyapıya verilen muazzam zararı kınıyoruz ve düşmanlıkların derhal durdurulmasını talep ediyoruz.” şeklinde bir açıklamada bulundu. Bildirgede, Lübnan’ın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak ve Orta Doğu’da barış ve istikrarı sağlamak için siyasi ve diplomatik bir çözüm için koşulların yaratılması gerektiği vurgulandı.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
BRICS Zirvesi ve Türkiye’nin Üyelik Süreci: Kazan Bildirgesi’nin Önemi

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Haber Ülke ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!