Netflix, “Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story” adlı dizi ile büyük bir gündem yarattı. Ebeveynlerini öldüren iki kardeşin gerçek hikayesini merkezine alan bu yapım, kısa sürede platformda en çok izlenen içerikler arasında bir numaraya yükseldi. Ancak, bu dizi bazı eleştirilerin de odak noktası oldu. Şimdi, Netflix, gerçek yaşam hikayelerine dayanan diğer popüler yapımlarıyla birlikte, iftira davalarıyla karşı karşıya kalmış durumda.
CNBC-e’nin aktardığına göre; “Baby Reindeer” adlı bir ‘stalker’ hikayesi ve Anna Sorokin’in dolandırıcılığı üzerine çekilen “Inventing Anna” gibi projeler, bu dava süreçlerinin bir parçasını oluşturuyor. Wall Street Journal’a göre, 2019’dan bu yana Netflix ve prodüksiyon ortaklarına karşı, gerçek yaşam hikayelerine dayanan 20’den fazla iftira davası açılmış durumda. Bu yıl itibarıyla en az altı dava dosyalanmış bulunuyor. Artan dava sayısının, bu tür içeriklerin yapım maliyetlerini de yükselttiği bildiriliyor.
Bununla birlikte, Business Insider’ın ajans ve yapımcılarla gerçekleştirdiği röportajlar, Netflix’in suç temalı içeriklere olan ilgisinin hala canlı olduğunu göstermekte. Bu eğilimde bir değişiklik gözlemlenmiyor. Ampere Analysis’in verilerine göre, diğer yayıncılar olan Hulu ve Peacock da gerçek suç içerikleriyle kütüphanelerini zenginleştiriyor. Ancak hiçbiri, Netflix’in 282 milyondan fazla global aboneye sahip geniş erişimini sağlayamıyor.
NETFLIX’İN SUÇ TEMALI İÇERİKLERE OLAN İLGİSİ DEVAM EDİYOR
Ampere Analysis’ten Guy Bisson, altı büyük yayıncının komisyon faaliyetleri arasında, bu yıl suç temalı yapımların bir yıl öncesine göre en büyük yüzde artışını kaydettiğini belirtti. Bu tür içerikler, tüm global, kurgusal, ilk yayınlanan içeriklerin dörtte birini temsil ediyor. Bisson, geleneksel olarak maliyeti yüksek olan bilim kurgu ve fantezi türlerinin ise en çok düşüş yaşayan kategoriler arasında yer aldığını ifade etti.
Pahalı içeriklerden geri çekilme durumunun söz konusu olduğunu vurgulayan Bisson, artık genel bir izleyici kitlesine odaklanıldığını belirtti. Gerçek suç programları, genellikle Netflix’in en çok izlenen yapımları arasında önemli bir yer tutuyor. Ünlü yapımcı Ryan Murphy’nin “Dahmer” dizisi, 29 Eylül itibarıyla Netflix’in tüm zamanların en popüler TV şovları arasında üçüncü sıradayken, 1 milyardan fazla saat izlenme süresine ulaştı. Aynı antoloji serisindeki bir sonraki Murphy özel yapımı olan “Monsters: The Lyle and Erik Menendez Story”, ilk iki haftasında Netflix’in ABD TV şovları listesinde zirveye yerleşmeyi başardı.
Gerçek suç programları, genellikle düşük bütçeli yapımlar olma potansiyeline sahipken, aynı zamanda yasal riskler ve ilgili maliyetler taşımaktadır.
170 MİLYON DOLARLIK ‘İFTİRA DAVASI’
“Baby Reindeer”, Netflix’in Küresel Top 10 TV listesinde sekiz hafta geçirdi ve altı Emmy ödülü kazandı. Ancak, bu dizi aynı zamanda bir davayı da beraberinde getirdi. Dizide ısrarlı takipçi olarak tasvir edilen Martha karakterinin ilham kaynağı olan Fiona Harvey, platforma 170 milyon dolarlık iftira davası açtı. Netflix, çoğu izleyicinin dizinin iddialarının gerçek olmadığını anlayacağını savundu. Ancak, hakim, dizinin “gerçek bir hikaye” olarak tanıtıldığını ve izleyiciyi bunu kabul etmeye davet ettiğine hükmetti. Yine de bu durum, Netflix’in dizinin yaratıcısı Richard Gadd ile eylülde yeni bir ortaklık imzalamasını engellemedi.
Netflix, Anna Sorokin’in bir arkadaşı olan Rachel Williams tarafından da dava edilmekte. Williams, Shonda Rhimes tarafından yaratılan “Inventing Anna” adlı dizide fırsatçı bir yan karakter olarak tasvir edildiğini öne sürdü. Netflix, dizinin ilham kaynağı olan New York dergisi yazarının notlarını koruma altına almak amacıyla yasal başvuruda bulundu.
