1. Haberler
  2. Gündem
  3. Son Dönemde Su Kenarlarında Bulunan Cesetler ve Kamuoyundaki Endişeler

Son Dönemde Su Kenarlarında Bulunan Cesetler ve Kamuoyundaki Endişeler

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Son Dönemde Su Kenarlarında Bulunan Cesetler Endişe Yaratıyor

Son Dönemde Su Kenarlarında Bulunan Cesetler Endişe Yaratıyor

Melike Sarıkaya / Milliyet.com.tr – Türkiye’de su kenarlarında bulunan cesetler, kamuoyunda giderek artan bir endişeye neden oluyor. 2020 yılında 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in 18 gün süren bir arama sonucunda derede bulunması, bu yıl 8 yaşındaki Narin Güran’ın 19 gün sonra bir derede, ardından 21 yaşındaki Rojin Kabaiş’in ise Van Gölü’nde 18 gün sonra cesedinin bulunması, birçok soru işaretini beraberinde getirdi. Bu olayların yanı sıra, akarsularda bulunan cesetler yalnızca bu kişilerle sınırlı kalmıyor. Örneğin, Kızılırmak Nehri’nde 19 gün sonra cesedi bulunan Sevgi Gülden Yalçıner de bu trajik örneklerden biri.

Çakıl taşı toplamak için KYK yurduna giden Rojin Kabaiş’in ölümü ise diğer ölümlerle benzerlik taşıması nedeniyle birçok kişi tarafından bu olayların birbirinden etkilenip etkilenmediği konusunda düşüncelere yol açtı. Medyada yer alan son haberlerde, Rojin Kabaiş’in arama kayıtlarına ulaşıldığı ve kütüphaneden son aldığı kitabın Sait Faik Abasıyanık’ın ‘Kayıp Aranıyor’ adlı eseri olduğu bilgisi yer aldı. Bir güvenlik kamerası kaydı, ihbar, itiraf ve otopside bulunabilecek delillerin, Rojin Kabaiş’in ölümüne dair tüm gidişatı değiştirebileceğini belirten İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi ve Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Nevzat Alkan, Milliyet.com.tr için değerlendirmelerde bulundu.

Cesetlerin Su İçinde Bulunma Nedeni

Cesetlerin Su İçinde Bulunma Nedeni

Bu yıl ve önceki yıllarda gerçekleşen birçok ölüm vakasında, akarsulardan veya gölden cesetler çıkarıldığı dikkat çekiyor. Özellikle geçtiğimiz ağustos ayında, Narin Güran olayı uzun bir süre gündemde kalmıştı. Son örnek ise Van Gölü’nde ölü bulunan Rojin Kabaiş oldu. Rojin Kabaiş (21), Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Çocuk Gelişimi bölümü öğrencisiydi. Ailesinin Rojin’i KYK yurduna teslim etmesinden sadece 3 gün sonra çakıl taşı toplamak için KYK yurdundan ayrıldı. 15 Ekim günü Van Gölü’nde cesedi bulunan Kabaiş’in ölüm nedeni, cesetteki deformasyonlar nedeniyle belirlenemedi ve İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi.

Su kenarlarında bulunan cesetlerin adli tıp açısından nasıl değerlendirildiğini ve suyun ceset üzerindeki etkilerini ise Prof. Dr. Nevzat Alkan şu şekilde açıkladı: “Ölüm sonrasında cesedin nerede kaldığı, adli tıp açısından son derece önemlidir. Çünkü ölüm sonrası değişimler dediğimiz ölü lekesi, ölü katılığı ve cesedin çürümesi, cesedin bulunduğu yere göre değişkenlik gösterir. Ceset, toprak altında, açık havada, bir evde, su içinde ya da bir araçta pek çok yerde bulunabilir. Bu durumda, cesedin kaldığı yer, geçen zaman ve olaya eklenen faktörler gibi unsurlar bize cesette farklı bulgular sunar. Son zamanlarda kamuoyuna yansıyan olaylarda, cesetlerin özellikle su içerisinde daha sık kalmasına şahit oluyoruz. Suya atılan cesetlerdeki amaç, delil bırakmak değil, cesedi ortadan yok etmektir.”

Ölüm Sebebinin Belirsizliği ve Kamuoyundaki Şüpheler

Rojin Kabaiş’in vücudundaki deformasyonlar nedeniyle ölüm sebebinin kesin olarak belirlenememesi, “Bu bir cinayet mi, yoksa intihar mı?” sorusunu gündeme getirdi. Genç kadının telefonunun ekipler tarafından incelendiği ve Google arama geçmişinde ‘Otopsi nasıl yapılır? Ölen kişinin banka hesabına ne olur? Öldükten sonra cennete nasıl gidilir?’ gibi ifadelerin bulunduğu iddia edildi. Ayrıca, Rojin Kabaiş’in Google Haritalar üzerinden Van Gölü sahilini araştırdığı ve kütüphaneden son aldığı kitabın ise Sait Faik Abasıyanık’a ait olan ‘Kayıp Aranıyor’ olduğu ifade edildi. Bu bilgiler, kamuoyunda Rojin Kabaiş’in intihar etmiş olabileceğine yönelik söylemleri artırdı. Ancak Prof. Dr. Nevzat Alkan, yeni bulunacak ve Rojin Kabaiş’in ölümünü gösterecek bir güvenlik kamerası kaydı, ihbar, itiraf ve otopside bulunabilecek delillerin tüm gidişatı değiştirebileceğini belirtiyor.

Telefon incelemelerinin kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini vurgulayan Alkan, Rojin’in son okuduğu kitabın hangi kütüphaneden alındığı veya eşyaları arasında bulunup bulunmadığı konusunun da aydınlatıcı olabileceğini ifade etti. Son dönemlerde yaşanan suda ceset bulunma olaylarının ve bu cesetlerin 18 ila 20 gün arasında bulunmasına ilişkin değerlendirmede bulunan Prof. Dr. Nevzat Alkan, “Rojin sahile vurdu, cesedi de öyle bulundu. Narin’de de belki de bir ihbar alındı. Balıkesir Gönen’de kaybolan ekonomistin cesedi aylarca bulunamamıştı. Bu olaylar kesinlikle birbirinden etkileniyor. Suda cesede hemen ulaşılamadığını gören kötü niyetli kişiler, benzer yöntemlere başvuruyorlar.”

CSI Etkisi ve Bilinçli Failler

CSI Etkisi ve Bilinçli Failler

CSI etkisi kavramı, özellikle 2000’li yıllarda popüler hale gelen ‘Crime Scene Investigation’ (Olay Yeri İnceleme) gibi televizyon dizilerinin yaygınlaşmasına dayanıyor. Bu diziler, suç çözme sürecinde adli bilimlerin rolünü abartılı bir şekilde yansıtarak geniş bir izleyici kitlesine ulaşmıştı. Gerçek dünyada karmaşık, zaman alan ve dikkat gerektiren adli tıp süreçleri, televizyon ekranında hızla ve hatasız bir şekilde sunuluyordu. Bu durum, izleyicilerin adli kanıtların toplanması, analiz edilmesi ve suçların çözülmesi konusundaki beklentilerini yanlış yönlendirdi. Halkın suç çözümüne dair algılarını şekillendiren bu etki, medya aracılığıyla adalet sisteminin işleyişine olan güveni de dolaylı yoldan etkileyerek ‘CSI sendromu’ olarak adlandırılan bir fenomenin doğmasına neden oldu.

Türkiye’de bu konuda yapılan çalışmalardan biri, İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü tarafından gerçekleştirildi. 2011-2012 yıllarında yapılan bu araştırma, polis, adli bilim uzmanları, hakimler ve savcılar gibi adli süreçte rol alan 266 kişinin katılımıyla yapılarak önemli sonuçlar ortaya koydu. Bu çalışmaya göre katılımcıların yarısı düzenli olarak CSI dizilerini izlediklerini, yüzde 40’lık bir kesim ise bazen izlediğini belirtirken, yalnızca üçte bir oranında bir kesim bu dizilerin mesleki uygulamalarını olumlu etkilediğini ifade etti. Ayrıca katılımcıların yarısı, CSI etkisi nedeniyle toplumla olan etkileşimlerinin değiştiğini de dile getirdi. Ancak bu dizilerin suçlu davranışını etkilediği ve daha bilinçli failler yarattığı yönünde genel bir kanı da bulunmaktadır. Ayrıca dizilerin etkisiyle sanıkların olay yerinde daha az delil bıraktıkları yönünde bir algı da bu kişilerde oluşmaktadır.

Bilimsel Gerçekler ve Algılar

Prof. Dr. Nevzat Alkan, Narin Güran olayına dikkat çekerek, “CSI Sendrom, kamuoyunun ve hukukçuların adli tıp ve adli bilimlerden her şeyi çözeceklerini beklemeleri anlamına geliyor. Narin olayında bunu gördük. Adli tıp, Narin olayında katkı sunamadı. Narin’in boğazının sıkıldığı söylemi ise henüz bir yorum, net bulgusu şüpheli. Bu olayların artmasının nedeni toplumdaki çaresizlik hissidir. İnsanların tükenme durumu, bu olayların artmasına sebep olmaktadır. O tür diziler, gerçekleştirilmiş eylemler sonrasında cesedi saklama gibi durumlara yön vermektedir.”

Adli Bilimci Thomas Mauriello’nun CSI’da tasvir edilen bilimsel tekniklerin yüzde 40’ının var olmadığını tahmin etmesi hakkında yorumda bulunan Prof. Dr. Nevzat Alkan ise sözlerini şöyle noktaladı: “Thomas Mauriello’nun tahmini doğrudur. Çünkü CSI dizileri, bilim ve kurgudan oluşur. O sebeple senaryo eklenmesi normaldir. Ancak Jules Verne’in yazdığı ‘Denizler Altında 20 Bin Fersah’ kitabında yer alanların gerçek olduğunu biliyoruz. Ay’a seyahat edileceğini söylemişti, gerçek oldu. Yani şu an yüzde 40 olarak belirtilen ve var olmadığı düşünülen oranlar, yarın gerçek uygulamaya dönüşebilir.”

0
mutlu
Mutlu
0
_zg_n
Üzgün
0
sinirli
Sinirli
0
_a_rm_
Şaşırmış
0
vir_sl_
Virüslü
Son Dönemde Su Kenarlarında Bulunan Cesetler ve Kamuoyundaki Endişeler

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

Giriş Yap

Haber Ülke ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!